20 Mart 2014 Perşembe

Avustralya Sonrası...



   2014 Formula 1 sezonunun ilk yarışı Avustralya Gran Prix'i geride kaldı ve kısa bir değerlendirme yapmak yerinde olacak. Yarışın değerlendirmesi mi, takımların değerlendirmesi mi, pilotların değerlendirmesi; açıkçası bence ortaya karışık olacak. Zaten karmaşayla dolu olacak gibi görünen bu sezonda önceki yıllar gibi net değerlendirmeler de yapmak pek gerçekçi sonuçlar sağlamaz.

   Yarıştaki sürprizlerden bahsederek başlayalım o zaman; en büyük sürpriz sanırım Renault'dan geldi. Renault motorları beklendiği kadar kötü değildi. McLaren son Bahreyn testinde bazı sorunlar yaşamıştı ancak onlar da sorunlarını aşmış gözüküyorlar. RBR ve Toro Rosso Renault motorlu takımlar arasında en büyük sürprizi yaparken, Caterham ortalama bir performans gösterdi. Lotus için işler yolunda değildi. Ferrari için sürpriz olan kısım sıralama performansı değil, yarış performansı oldu. Sıralamalarda zaten çok başarılı olamayacağı düşünülen takımın yakıt tasarrufu sağlayan bir sistem geliştirdiğine dair dedikodular vardı ve yarışta daha başarılı olacağı bekleniyordu ancak Ferrari yarışta da geride kaldı. Williams'tan çok şey bekliyordum ama şanssızlık onların yakasını bırakmadı.

   Dayanıklılığın daha kritik olması bekleniyordu ancak ilk yarış görüldü ki dayanıklılık sorunları beklenildiği kadar çok değildi ve yarışa heyecan katmadı. İki şampiyon pilot dayanıklılık yüzünden yarışdışı kalmış olsalar da yarışın henüz başında sorun yaşamaları sebebiyle yarışa önemli bir heyecan katmadı. Ön sıralar için yarışan pilotların yarışın ortasından sonra dayanıklılık yüzünden kenara çektiği o dramatik anları yaşamadık. Vettel'in aracında elektronik sorunlar varken, Hamilton'ın ise motorunda ateşleme problemi nedeniyle bir silindir devre dışı kalmıştı. Yarışdışı kalan 7 araç vardı, bunlardan ikisi Mercedes motorlu, 5 araç ise Renault motorlu araçlardı. Tabii her araç dayanıklılık sorunuyla kalmadı, mesela Kobayashi ve Massa'nın yaşadığı temas... Yine de dayanıklılık açısından en sorunlu olanı Renault, sonrasında ise Mercedes geliyor. Ferrari motorlu araçlar ise yarışı bitirdiler. Tabii Ferrari motorlu araçların son 4 sırada yer aldığını ve Ferrari takımının da istediği pozisyondan çok uzak olduğunu unutmamak gerek, Ferrari dayanıklı olsa bile belli ki zayıf. Dayanıklılık konusunda en güçlü onlar olsa bile, güç anlamında en geride oldukları açık. Viraj çıkışlarında bunu net olarak gözle görebiliyorduk.



   Şimdi sırasıyla şöyle bir takımların durumlarına bakalım; öncelikle bu yılın favori takımı ve ilk yarışın galibi Mercedes. İlk yarış muhtemel olan dubleyi motor sorunuyla çöpe atmış olsalar bile iyi bir yarış çıkardıkları kesin. Rosberg temiz bir yarış çıkardı, normalde Vettel'in bu tür yarışlarından bıkmışken şimdi aynısını Rosberg yaptı. Benim tatsız tuzsuz dediğim tipteki bir galibiyet. Takım çok iyi bir motora sahip, araç da aero anlamda oldukça verimli gözüküyor, takım kadrosuna da baktığımızda zaten söylenecek söz yok, maddi açıdan oldukça iyi kaynakları var ve pilot kadroları da gridin en iyilerinden biri. Takımın zayıf yanı yok, şu an en iyi durumdaki takım olduklarını söyleyebiliriz. Elbette ilk yarışta Hamilton'ın yaşadığı problemi gözden kaçırmamak lazım, bu sorun başka sorunların habercisi olur mu, bilemem. Dayanıklılık yüzünden kayıplar yaşamaları da hala muhtemel. Bu yüzden şampiyonluk için hala bazı soru işaretleri var.



   Red Bull Racing zaten aero konusunda önceki yıllardan da bildiğimiz gibi oldukça deneyimli ve başarılı bir takım. Tasarım dehası Adrian Newey'nin tasarımda cesur davranması Renault motoru ile biraz sıkıntı yaşamalarına sebep olmuş olsa da sorunları geride bırakmışlar gibi gözüktü. Aracın hızlı olması zaten beklenen bir şeydi ama kritik olan konu ERS ve motorda yatıyordu. Vettel yarışın hemen başında ERS'ye dayalı olduğunu tahmin ettiğim bir elektrik sorunuyla yarışa veda etmiş olsa da Ricciardo da Rosberg gibi temiz bir yarış geçirdi. Aracında sorun yaşamayan Ricciardo podyumda çok mutlu görünüyordu ancak yarış sonrası haberer onun sürekli gülen yüzünü biraz asmasına sebep olmuş olmalı. Tabii buna yazının sonunda daha detaylı bakacağız. Takım Mercedes'e göre daha yavaş bir araca sahip gibi, bunda elbette Renault'nun Mercedes motoruna göre daha güçsüz olmasının da payı var. Maddi olarak sorun yaşamayacaklarını söyleyebiliriz ancak Renault sorunları tam anlamıyla çözmeden şampiyonluk bir hayalden ibaret. Renault'ya ne kadar güveniyorum, pek değil. Pilotlarına bakarsak; Vettel zaten 4 dünya şampiyonluğu almış bir pilot. Belki en iyisi değil ama yeteneği tartışılmaz. Ricciardo'yu F1 öncesindeki kariyerinden beri takip ediyorum, yetenekli bir çocuk ve Vettel'i zorlayabilecek özelliklere sahip. Takımın avantajlı olduğu noktalar olsa da zayıf noktası Renault. Ayrıca takımın içinde de bazı sorunların olduğu sinyalleri var. Geçen yıl Horner-Marko arasında takım içi bir rekabet var gibi gözüküyordu ve ardından sezon arasında RBR iki önemli Aero uzmanını kaybetti. Newey ise McLaren'deki son yılındaki "tekne" muhabbetlerine yeniden başlamış gibi gözüküyor. Takımın bir arada kalabilmesi bu yıl alacakları sonuçlara bağlı olabilir.



   McLaren yine güçlü gözüken takımlardan biriydi. Bahreyn'de yaşadıkları sorunlardan sonra McLaren fanları belki biraz umutsuzluğa düşmüş olsa da yarışta gördük ki onlar da şampiyonluk yarışında olmak isteyecekler. Takımda oldukça büyük değişimler oldu, takım patronu Whitmarsh takımdan ayrıldı ve aslında takımın patronu olarak gelmesi beklenilen Boullier takıma farklı bir pozisyonda katıldı. Takım patronu olmayan takım mı olur, oluyormuş. Aslında takımın başında gayri-resmi bir takım patronu var ve herkes de bunun farkında; Ron Dennis. Uzun süredir takımla bağını biraz narin tutan efsane patron artık takımla doğrudan ilgileniyor ve varlığı tüm takım tarafından hissediliyor. Takımın tek boşluğu da takım patronu değil, Vodafone'un ayrılmasından sonra takım hala bir ana sponsora sahip değil. 2-3 yarış içerisinde açıklanması bekleniyor. Sony'nin McLaren'in yeni isim sponsoru olması çok yüksek bir olasılık. Neyse takım içindeki durumlar böyleyken biz biraz araçtan bahsedelim. Araç tıpkı RBR gibi net olarak Mercedes takımının gerisinde kalmış olsa da fark ciddi boyutta değil, en azından böyle bir sezoz için. Bu gibi yeni kural değişikliklerinin yaşandığı bir sezonda gelişim çok daha hızlı ilerler ve normalde büyük olduğunu düşündüğümüz farklar çok kısa sürelerde kapanabilir. McLaren gerek takım kadrosu, gerek finansal kaynakları açısından küçük bir bilinmezin içinde olsa da, aslında sorunların çözümü şimdiden hazır olduğu için sıkıntı çekmeyeceklerdir ve farkı kapatmaları mümkün. Üstelik RBR gibi motor üreticisiyle sorunları yok, bu da onları yakın zamanda RBR'nin önünde görmemizi sağlayabilir.



   Ferrari ile devam edersek; Ferrari için işler hiç yolunda gitmiyor. Efsane motorlar üreterek markalaşmış olan takımın en büyük sorununun motor olması biraz ironik ama ne yazık ki durum bu. Sürekli aero alanında sorunlar yaşayan takım bu yıl iyi bir şasi ortaya çıkarmış gibi görünüyor ve aero olarak oldukça iyiler ancak aracın performansını gölgeleyen motor konusunu kısa sürede aşmaları gerekiyor. Takımın fren ve motor alanınında elektronik konularda sorunlar yaşadığı söyleniyor. Ferrari'nin motorunda yapısal sorunlar olmadığını söyleyebiliriz ancak o konuda da Ferrari motorunun diğer üreticilere göre daha ağır olduğu söylentisi var. Motorun ağırlığını tolere edebilmek için yazılımsal ve elektronik sorunları hemen aşmaları gerekiyor, yoksa takımın şampiyonluk hayalleri kısa sürede çökebilir. Diğer açılardan bakarsak; iyi bir kadroya, çok iyi finansal kaynaklara sahipler, pilot kadrosu olarak gridin en iyisi onlarda. Ayrıca yenilenen rüzgar tüneli sorunsuz çalışıyor ve şu an griddeki takımların içinde en iyisi denilebilir. Tesislerini de büyütmeye başladığını duymuşsunuzdur.



   Williams sezonun en bomba takımı, her ne kadar ilk yarış şanssızlık yaşamış olsalar da, Mercedes'in ardından gönül rahatlığıyla ikinci sıraya koyabilirim onları bu yarışa baktığımızda. Aracın oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz, yine Mercedes motoru sayesinde de avantajları var. Pilot kadrosuna bakılınca da Bottas gerçekten özel bir yetenek ve yanında da Massa gibi oldukça yetenekli ve deneyimli bir pilot var. Takımın kadrosu şampiyonluğa oynayan diğer takımlara göre biraz daha zayıf olsa da Pat Symonds takıma oldukça şey katmış, bu gözden kaçmıyor. Takımın bu yıl yeni sponsorlar bulması da onları ekonomik olarak daha rahat bir konuma getirdi, elbette diğer büyük takımlar kadar güçlü değiller ama ellerindeki aracın gelişimi sürdüğü sürece başarılı olacaklarına inanıyorum.

   Force İndia, yine bir Mercedes motorlu takım. Aracın ortalama performansı Mercedes motoruyla birleşince orta sıralarda iddialı bir performans ortaya çıkmış durumda. Bu performansı daha da yukarı taşıyabilecek iki pilota sahipler ki, bence Hulk'un varlığı bile çok şeyi değiştirmeye yetecektir. Takım kadrosu ve finansal açıdan bakıldığında orta sıralar için normal diyebileceğimiz bir durumdalar. Mallya kişisel olarak bazı finansal sıkıntılar yaşasa da, takıma yansıtmadığı görülüyor.



   Toro Rosso geçen yılın kötü performansından sonra toparlanmış durumda. İlk yarışta iki araçla Q3'e kalmaları onlar için önemli bir başarı. Aracın iyi bir performansa sahip olduğu görülüyor ancak onlar da RBR gibi Renault motoru kullandıkları için bazı sıkıntılar yaşamaları muhtemel. Her ne kadar RBR'ye göre motoru soğutma konusunda biraz daha başarılı bir iş çıkarmış olsalar da, dayanıklılık sorunlarının ne zaman kimi bulacağı bilinmez. Takımın pilotlarına baktığımızda, geçen yıldan tanıdığımız Vergne koltuğunda kalırken Ricciardo'nun RBR'ye geçmesiyle yanındaki boşalan koltuğa çaylak Kvyat oturdu. Henüz çok genç olan Kvyat için ilk yarış oldukça iyi geçti ve Vettel'in rekorunu kırarak tarihin en genç puan alan pilotu oldu. Yetenekli bir çocuk olduğu açık, bakalım deneyim kazanma yolunda onu neler bekliyor. Takımın finansal kaynakları konusunda sorunu yok, sonuçta takım Red Bull'un himayesinde, ancak teknik kadrosu ortalamanın altında kalıyor. Şef tasarımcılarının ayrılmasından sonra boşluğu henüz doldurulamadı, bakalım onlar kadro konusunda neler yapacaklar. Orta sırada liderlik mücadelesinde olacakları kesin.

   Sauber geçen yıla göre en çok kaybeden takımlarından biri olmuş gibi gözüküyor, hem aracın yeterince iyi olmaması hem de Ferrari motorunun diğer motorlara göre zayıf kalması sonucu onlar için büyük performans sorunları var. Yarışta Sauber araçlarının sadece Marussia'ların önünde yer alabilmesi de bunu gösteriyor. Takımın teknik kadrosunda da bazı sorunlar var, James Key gittiğinden beri boşluğunu doldurabilen biri gelmedi. Finansal açıdan da orta sınıf takımlar ortalamasının üzerine çıkabilmeleri mümkün gözükmüyor. Bu yıl onlar için zor geçecek gibi gözüküyor.



   Lotus'a gelirsek, onlar için işler Sauber'den de kötü. Takım dağılma noktasına gelmiş olabilir. Aracın performansı için iyi demek çok zor, Renault motoru ise zaten başka bir bilinmez. Takım kadrosunda da büyük kayıplar var, takım patronu Boullier, favori pilotları Kimi ve teknik direktör Allison takımdan ayrıldı. Geçen yıl Kimi ile şampiyonluk şansı bile bulunan ve buradaki yarışı kazanan Lotus, bütün bunlara rağmen finansal sorunlar yaşamış, maaşları ödemekte zorlanmıştı. Kimi'nin maaşının ödenememesi nedeniyle ipler pek çok defa gerildi ve Kimi ameliyatı bahane ederek son yarışlara katılmadı. Bu yıl performans olarak da kötü durumda olduklarını düşünürsek, sonları ne olacak bilmiyorum, takımın satılması gündeme gelirse hiç şaşırmam.

   Caterham geçen yıla göre biraz ilerlemiş gibi görünüyor. En arkadaki yerlerinden kurtulmuş olabilirler. Geçen yıla göre daha iyi bir araca sahipler, Renault motorlu araçlar arasında da motorla en kısa sürede uyum sağlayan takımdı. Yine de bu sorun yaşamayacakları anlamına gelmez, ilk yarışta da bunu gördük. Takımın finansal olarak Renault ile bağları onları biraz rahatmasına karşın yine de gerideki takımlar için büyük bir kaynaktan söz edemiyoruz. Teknik kadro için de bu geçerli.

   Son olarak Marussia'nın durumuna baktığımızda; düzenli olarak Q2'ye kalma hedefleri vardı ancak pek de hedeflerine ulaşmış gibi durmuyorlar. Her ne kadar sıralamada çok da kötü gözükmeseler de yarışta büyük bir gelişme yoktu ve son iki sırada yer aldılar. Caterham'a göre avantajlı gözüküyorlar ama takımın orta sınıf hayalini biraz daha ertelemesi gerekiyor.  Elbette Ferrari motoruna da bağlı başarı, Ferrari motor konusunda gelişim kaydederse ellerindeki aracın potansiyelini daha rahat kullanabilirler.



   Takımların şu an için durumları böyle gözüküyor, ancak sonraki yarış neler olur bilinmez. Atıyorum, Ferrari şu an en dezavantajlı motor ancak yazılım değişiklikleri, elektronik güncellemeler derken bir de bakarsınız sonraki yarış en güçlü motor olmuş, bunu bilmek imkansız. O yüzden belirsizliğin hala sürdüğünü kabullenmek gerekiyor ve yorumları anlık gelişmelere dayandırarak çok gerçekçi olmadığını kabullenmek gerekiyor.

   Peki pilotlar nasıl bir tablo çizdi, biraz da oradan bakalım; İlk yarışa aslında yeni çocuklar damga vurdu diyebiliriz. Ricciardo RBR ile ilk yarışında güzel bir iş çıkardı, Magnussen ve Kvyat yine F1'deki ilk yarışında önemli başarılar elde ettiler. Kevin ilk yarışında podyum görürken, Kvyat ilk yarışında puan aldı. Yarışın yıldızı ise, bana göre Bottas oldu. Genç pilot ilk defa mücadeleye katılabileceği bir araca sahipti ve çok iyi bir yükseliş gerçekleştirdi. Talihsiz bir temas yaşadı ve geriye düştü ancak yine üst sıralara kadar tırmanarak çok önemli puanları cebine koydu. Bazıları şunu diyebilir; e ama temas yaşamasaydı, böyle bir hatayı yapan pilot neden yarışın yıldızı seçilir, o kadar hatasız pilotlar varken? Ön sıralarda hem Rosberg, hem Magnussen, hem Ricciardo sorunsuz bir yarış çıkardılar, hiç baskı altına girmediler. Bottas arkadan tırmandı, sürekli mücadele etti, bir çok geçiş yapmak zorunda kaldı. Yaptığı hatayı bir düşünün, başka bir virajda olsa lastik belki birazcık pist dışına çıkardı ama toparlardı, Bottas hatayı yanlış yerde yaptı, aslında hata çok büyük bir hata değildi ama affı olmayan bir yerdeydi. Buna rağmen moralini bozmadı, savaşmaya devam etti. Bence en önemli nokta da burası zaten, o hatadan sonra tekrar arkadan gelip sıradan bu kadar pilotu geçmek çok özel bir azim ve irade gerektirir, yarışın başından beri zaten geçişlerle uğraşan bir pilotun yaşadığı fiziksel ve zihinsel yorgunluktan sonra tekrar geriye düşmesi ve yine toparlanıp tırmanması hiç de kolay bir şey değil. İşte bu yüzden yarışın yıldızı Valtteri Bottas.



   Artık son konuya da geçelim ve şimdilik veda edelim. Evet; Ricciardo'nun yakıt akış sensörü. Konu aslında oldukça tartışmalı, bazılarına göre RBR bunu bilerek denedi, ceza gelmezse her yarış uygulayacaklardı diyenler oldu. Ardında ister komplo, isterseniz basit bir hata arayın, sonuç net olarak belli, ceza doğru.

   Okuyanlar bilirler, FIA ceza için sebeplerin ne olduğunu raporunda belirtti ve kural ihlalleri zaten tek bir kurala dayalı da değil. FIA cumartesi gecesi RBR'nin yakıt akış sensörü değiştirmesine izin veriyor, ancak FIA yeni takılan sensörün RBR takımına ait olduğu yönünde bilgilendirilmemiş. Bunun da affedilir yanı var, tabii yakıt akış haritalaması FIA'nın belirlediği standartta olduğu sürece, ancak RBR bu konuda da kendi hesaplamalarını kullanmayı doğru bulmuş, bunu da FIA'ya bildirmemiş. Sonrasında yarış esnasındaki olay; yarış sırasında yakıt akış miktarının aşıldığı konusunda RBR takımına yarış yönetimi telsizden uyarı yapıyor, ancak RBR pit duvarı buna cevap vermiyor. Tüm bunların sonucunda RBR temyize gidecek mi merak ediyorum. Gitse bile bir şeyin değişmeyeceğini onlar da biliyorlar. FIA açıkça şunu belirtti, eğer FIA'nın sensörlerinde yada yakıt akış haritalamasında herhangi bir sorun olduğuna dair çıkarım olursa, bu FIA'ya bildirilir ve gerekli inceleme yapılır, hata olması durumunda tüm araçların yakıt akış sensörlerinde gerekli değişim yapılır. RBR bir hata tespit ettiyse bile bunu FIA ve diğer takımlardan saklayarak zaten bunu çiğnemiş oldu, yani sensörün bozuk olması bile sonucu değiştirmez.



   Son olarak kısa bir not; Williams'ın bu başarısında en çok emeği geçenlerden biri de Claire Williams kuşkusuz. Geçen yıl bir takımın daha fazla finansal kaynağa ve de sponsora ihtiyacı olduğunu düşündüğümü söylemiştim, onun cevabı ilginçti; bunun adım adım yapılması gerektiğini, ellerindeki kaynakları verimli kullanmayı daha çok önemsediklerini söylemişti. Sponsorlar açısından da adım adım ilerleyerek daha sağlam adımlar atılacağını söylemişti. Sağlam adımlar attığı gözle görülüyor şu an, takıma finansal açıdan çok şey kattı, ayrıca takımın başına geçer geçmez Pat Symonds'u da teknik ekibin başına geçirmesi çok iyi bir hamleydi. Muhteşem bir kadın, ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyor ve başarıyor da, babasının kızı. Böyle bir kadın bulursam hiç düşünmeden nikahı basarım :))

   Evet, ilk yarış sonrası genel olarak değerlendirmemiz böyle, atladığım bir konu varsa özür dilerim şimdiden, aklıma gelenleri yazmaya çalıştım. Beklentilerin çok altında başladı bu sezon, beklenilen heyecan ne yazık ki yoktu ilk yarışta, umarım sonraki yarışlar daha eğlenceli geçer. Motor sesleri konusunda söyleyecek lafım yok, herkes söylenmesi gerekeni söyledi, ses yok görüntü olsun bari bu sezon diyorduk, ilk yarış görüntü olarak da bizi heyecanlandıracak bir şey yoktu. Yine de umutsuz olmayalım, sonraki yarış Malezya GP, belki orada aradığımızı buluruz, yada eski hamam eski tas, biz yine yakınmaya ve eleştirmeye devam ederiz. Hepinize iyi bir hafta diliyorum, önümüzdeki hafta güzel bir yarış izlemek dileğiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder