24 Şubat 2013 Pazar

Yeni Bir Start


   Yeni sezon ile beraber benim için de yeni bir başlangıç olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kendi düşüncelerimi farklı mecralardan aktarmaya çalışsam da, aslında bu bazen yeterli de olamadı diye düşünüyordum. Bu konuda kendimi daha net ifade edebilmek adına, çevremdeki dostlarımın da etkisiyle düşüncelerimi aktaracağım bir blog olması benim açımdan güzel bir başlangıç olacaktır diye umut ediyorum.

   Konumuz büyük oranda F1 olacak, çünkü diğer motorsporlarını da dahil etmeye kalkışırsam hem ben bu konuları toparlamakta ve güncel bir blog olarak yoluma devam etmekte zorlanırım, hem de düzenli takip etmekte sıkıntı çekeceğimden bilgiler konusunda yetersiz kalabilirim, bu yüzden konumuzu sınırlı tutmak en iyisi olacaktır. Tabii bazen yazılması gereken konular olduğunda farklı motorsporları dalları ve otomobil dünyası hakkında da yazılar yazmaktan çekinmem, bunlar da sizlere sürprizler olur.

   Kendimden de kısaca bahsederek bu "hoşgeldiniz" faslını bir an önce bitirmek istiyorum. Öncelikle çok tepki alan tarafım olan yanım; tarafsızlığım. Sporu uzun süredir tarafsız gözle izliyorum. Bundan 10 yıl öncesine kadar ben de taraftardım, sevdiğim bir takım vardı ama tek bir takımı desteklemek bana göre değilmiş, bir takımın taraftarı olur ve gördüğünüzü açıkça söylerseniz seveniniz pek olmaz; takımınız haklıysa ve savunuyorsanız, rakip taraftar sizi dışlar, takımınız haksızsa ve kendi takımınızı eleştrirseniz kendi takımınızın taraftarı dışlar. Taraftar olup da yalnız kalmak ilginç bir durum oldu benim için, madem öyle, bu işin hakkını vereyim dedim, zaten takımdan da sıkılmaya başlayınca tarafsızlık benim için en uygun olanıydı ve şu an bulunduğum konumdan çok memnunum. Tarafsız olmak konusunda pek çok kişinin şüpheleri vardır ve açıkça şunu söyleyebilirim ki, kimse saf anlamıyla tarafsız olamaz, örneğin iki pilot aralarında mücadeleye girerse, o sezon yada o yarış hangi pilot benim gözümde daha çok iş yaptıysa onun mücadeleyi kazanmasını isterim,o an bir taraf tutarım. Bu kimi zaman şampiyonluk yarışında olurken, kimi zamanda orta sınıfta olur, ancak genelin aksine ben belli bir takım yada pilotu destekçisi değilim, yarışın yada sezonun gidişatına göre hangi pilot yada takım başarıyı haketmek için çok iş yapmışsa o kazansın isterim sadece.

   Bunun yanında özellikle romantik bir bakış açısıyla takip ettiğim ve desteklediğim takımlar da var; McLaren, Ferrari, Williams ve Sauber. Bu takımlar eskiden beri sporun içindeler ve uzmanlık alanları F1 sporu, bu yüzden onların yeri ayrıdır. Onları benim için farklı kılan temel nokta, bu takımlar başka alanlarda çalışan ve reklam için spora girmiş olan takımlar değiller, bu takımların başka yatırımları yok, işleri tamamen F1 ve bu spora sonuna kadar sadıklar. Ferrari ve McLaren yol araçları üretiyor olabilirler ancak bunu başka bir endüstri haline getirmeden, takıma katkı sağlamak için kendi tesislerindeki imkanlarıyla yapıyorlar, yani bu üretim zaten F1 takımının bir ürünü. McLaren ve Williams yine aynı şekilde çeşitli parçalar üretiyorlar, motorsporları ve otomotiv dünyasına bunu pazarlıyorlar ancak bunlar da sporun dışında taşmadan yapılan yatırımlar, temelde yapılan işin odağı F1 teknolojisi üzerine kurulu. İşte bu yüzden otomotiv şirketlerinin yada başka şirketlerin takımları ile kıyaslanamaz bir konumları vardır. Bunu daha sonra başka bir yazımda uzun uzun anlatmak isterim.

   Kendi düşüncelerimi az çok anlamış olmalısınız, spora bakışım konusunda biraz bilgi sahibi olmuşsunuzdur diye tahmin ediyorum. Umarım bu tanışma yeterli olmuştur. Bana bu başlangıcı yapmam için destekte bulunan sevgili dostlarıma, hatta baskı yapan çok sevdiğim kişilere teşekkür ederim, umarım güzel bir mecra haline getirebilirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder